Futbol ve Fanatizm

Her yıl ama her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın büyük bölümünde ve ülkemizde futbol liglerinin sonuna geldik. Bir Şampiyon olacaktı oldu.

Birileri sevindi birileri üzüldü. Bu hep böyle oldu ve olacak. Bu gerçek bilindiği halde taraftarlar sevinç ve üzüntüsünü ne yazık ki çok uçlarda yaşıyor. Sevinç ve üzüntü hep birilerini kırma, yıkma, öç alma, öfke kusma, yok etme, itibarsızlaştırma şeklinde gösteriliyor.

Pandemi nedeniyle maçlar seyircisiz oynandı. Dolayısıyla statlardaki demode küfürlü tezahüratları duymadık. Ancak taraftarlar sosyal medya üzerinden normalde yüz yüze, bire bir olarak ifade edemeyeceği galiz ifadeleri, hakaretleri, itibarsızlaştırmaları, küfürleri çok rahat bir şekilde ifade edebiliyor.

Burada en ilginç olan şey şu; bunu ifade edenler sadece avamdan insanlar değil. Ülkeyi yönetme konumunda olan, statü sahibi, toplumca kabul görmüş saygın meslekleri icra eden kişilerin de bunu yapıyor olması.

Peki akla şu soru geliyor: Neden bu insanlar normal şartlarda yapamayacakları, söyleyemeyecekleri galiz ifade ve küfürleri sosyal medya üzerinden bu kadar rahat söyleyebiliyor? Hem de sonuçlarını düşünmeden. Kendilerini eş dost, akraba, arkadaş, meslektaş, ünlü diye takip eden insanlara, çoluk çocuk ve kadınlara aldırış etmeden bunu yapabiliyor dersiniz?
Cevap: Kitle Psikolojisi

Din, ahlak, politika, sevgi, nefret gibi duygular alanına giren şeyler de en yüksek insanlar, adi bireylerin derecesini pek geçemezler. Ünlü bir matematikçi ile kunduracı arasında entelektüel bir karşılaştırma bakımından uçurum bulunabilir. Fakat ahlak ve inanç bakımından ya hiç fark yoktur veyahut da varsa da pek azdır.

İşte bilinçaltı tarafından yönetilen bir ırkın normal bireylerinin çoğunluğunun hemen aynı derecede sahip olduğu bu genel karakteristik özellikleri kitlelerde ortak özellikleri meydana getirir. Kolektif bilinç içerisinde bireylerin yetenekleri ve kişilikleri silinir, aynı cinsten olmayan aynı cinsten olanın içinde bulunur, kaybolur ve bilinçaltı özellikleri üstün duruma gelir.(Kitleler Psikolojisi, Gustave le Bon)

İşte böyle olunca da ortaya çok ama çok çirkin görüntüler çıkıyor. En sevdiklerimizi kırıyor, incitiyor, size statünüz ve konumunuzdan dolayı saygı duyan, sizi seven herkesi sükutu hayale uğratıyorsunuz.

Bir fikri, bir görüşü, bir ideolojiyi, bir takımı beğenmeyebilirsiniz, ama o beğenmediklerinizi beğenen, seven onunla yatıp onunla kalkan, aralarında sizin de sevdiğiniz, sizi de seven sayan insanlar olduğunu unutmayın.

Eleştiri tamam ama ölçülü ve insani olmalı. İçinde küfür, hakaret, küçük düşürme, değersizleştirme, itibarsızlaştırma olmadan da pekala bu yapılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir